| ||||
Yazar : | Açelya Büşra Özdirek |
Baskı : | 1 |
Ahmet Günbaş:
Teolojik kültürden bilimsel kültüre evrilen bir dönemeçte, bireyi kuşatan bezgin ruh halinin şiirle
sağaltılmaya çalışıldığının göstergesidir Açelya Büşra Özdirek'in şiirleri!..
“Öldük /Öldürdük / Sana dair / Bana dair/ Ülke'me dair ne varsa...” dizeleri bildik bir kaosu işaret etse de, Beyanat'ı beyanında gün yüzüne çıkamayan sevgisini, “Gel! Sesimle sarılayım sana / eğerleri çözülsün asi atların...” adanmışlığıyla sunmakta oldukça kararlı. Kısa, yalın söyleyişlerdeki başarısı onu daha belirgin kılıyor. Şiirle şiirsel boşlukları dengede tuttuğu sürece, dönüşümsel anlamda yepyeni duyarlıklar kapımızı çalabilir...
Barış Keçeli:
Açelya'nın şiirlerinin her biri, gelecek zamana gitmek üzere yol alan bir serüvenin,günümüzde verdiği telaşlı molada,sabırlı yolcuların ihtiyaçlarını anlatırlar bana.
Öyle ki; sıcağından çıkılan bir mevsimin serinliğiyken uçurumlarından düşmek, soğuk beslenmeleri ısıtmak için de tutuşuveren meşaledir dizeleri.
Eserinde,günümüzü durgun gereksinimlerimize göre bölerken,gelecek biçim ve postmodern süreklilik konusunda daha toplayıcı bir tavır ile müstakbel şiirleriyle ilgili önsözü şimdiden okurlarına sunmuş durumda..."
Halim Yazıcı:
Adam; Bir dize, hangi rengiyle çırılçıplak kalır?
Kadın; Tepetaklak geldiğinde sevgi denen ölüm.
“Ki ben mor rengi sevmedim hiç/sen seversin için, giyindim durdum...” diyen bir çılgın şiir kuşunun kalbinde.
Adam; Bir çiçek, ne zaman ahdeder imge denen narin sevgiliye?
“ -Ahdederim! Topraktan, çimenler doğuracağım cansız suretimle...” diye sayıklamaya başladığı zaman düşünde bir şairin.
Günlük dilimizi, ustaca şiir diline dönüştüren genç ve modern bir dize sihirbazıyla karşı karşıyayız. Açelya Büşra Özdirek, daha gün ışımadan, dizenin ruhunu, yazanın ruhuyla emzirmeyi çoktan keşfedenin adıdır.
Şiirin “Uçurumlar Meşalesi”ni, yeni uçurumlarla taşımaya hazır onun kalbi...
Hülya Deniz Ünal:
Açelya'nın hayal dünyası çok geniş. Sınır tanımıyor. Anlatımcı bir şiir yazıyor gibi görünse de dizeleri arasında imge şimşekleri çakıyor. Birden bambaşka bir ruh halinin, zamanın, mekanın ortasında buluyorsunuz kendinizi. Aşkın, ayrılığın, yoksulluk ve yoksunluğun tanımını kendi doğallığı içinde yapıyor. Öyle ya şiir de bir yapıdır. Dizelerle kuruyor kendi hakikatinden oluşan dünyayı. Sözcüklerle oynamayı iyi biliyor.
“Can kaybından ölünmez ki“ diyor ya, bu dizeyi alıp yastığımın altına koyuyorum. Biliyorum ki artık kayıplarım beni öldürmeyecek...
Basından;
http://www.gunaydingazetesi.com.tr/ucurumlar-mesalesi-taze-ekmek-sicakliginda-cikti/67263/